Saygı Öztürk

 

Gazeteci Yazar
SAYGI ÖZTÜRK


Saygı Öztürk > Sevgili yeğenim Mimar Cem Cemil Öztürk köyümüze olan özlemini böyle anlattı. Ya sizin köyünüz...
10/4/2014

Sevgili yeğenim Mimar Cem Cemil Öztürk köyümüze olan özlemini böyle anlattı. Ya sizin köyünüz...

Cem Cemil Öztürk, Türkiye’nin tanınmış mimarlarından. O da, Yozgat’ta büyüdü. Yaz tatillerinde Yerköy ilçesinhden, köyümüz Sarıkaya’nın Akbucak köyüne gelir, boz koyunun bir memesinden o, bir memesinden ben sütümüzü içerdik.



Köyümüze öyle bir özlem duymuş ki, dağını, taşını, harmanını, aşını oturup yazmış. O özlemin ne demek olduğunu sizler de biliyorsunuz. En iyisi sevgili yeğenim Cem Cemil Öztürk’ün kaleminden “Yurdumuz, yurtluğumuz” köyümüz Akbucak’ı okumak…Söz Cem Cemil Öztürk’ün:

Akbucak nedir? Neresidir Akbucak? Basit ve sıradan bir Köy müdür sadece? Neleri kapsar? Bizlere ne anlatır? Bizler için Önemi nedir? Akbucak; Anavatanımızın içinde Bizim Yurdumuz, Yurtluğumuzdur! “Anamız, Avradımız, Yârimizdir!” Tenleri güneş yanığı ile bezeli kara yağız, aydınlık ve güler yüzlü çalışkan iyi ahlaklı, Bilge kişilerin, “Nereden baksan güzel, nereye baksalar güzel olan” insanların yaşadığı Özel ve Özgün, sıra dışı, bizlere ait bir coğrafyadır.

Osmanlı-Rus Harbinde yüzlerce yıllık topraklarından göç etmek zorunda kalan akrabalarımızdır. Atalarımızın dağları, yaylaları, mevsimleri aşarak buldukları ve sahiplendikleri yeni ve son yerleşkeleridir. Köyümüzdür. Yüreğimizde hiç sönmeyecek bir ateştir. Benim ve çocuklarım için daima “Kutsal Topraklardır.” Hayata dair ne varsa öğrendiğim ve tanıklık ettiğim her şeydir. Öğretmenimdir. Dostumdur. Sırdaşımdır. Büyük Aşkımdır. ”Işıldayan gözlerim, koşan ayaklarım, tutan ellerimdir.” Sevgi dolu kalbim, sorgulayan aklımdır. Hem dünüm, hem bugünüm ve hem de vazgeçemeyeceğim yarınlarımdır.

En yüksek dağ, en büyük nehir!
Sivri Dağı benim için halen “Dünyanın en yüksek dağıdır!” Kanak (Ganak) deresi benim için halen hem tüm nehirlerin ortak ve tek adı, hem de “Dünyanın en büyük ve en güzel Irmağıdır”

Onunla kıyaslanabilir tek ırmak, Yağmur Ormanlarındaki Amazon Nehri’dir! Balıkların en lezzetli olanlarını besleyen bir anadır. “Sarı Balık” ve “Mırtça Balığın” tek vatanıdır.! Can suyudur. Suda “sürek avının” yapıldığı tek adrestir. İlk Çağlardan sonra, elleriyle balık tutan avcıların son ülkesidir. Çevresi ve panoramik görüntüsü sanki cennetten bir parçadır.

Ege’de gördüğüm tüm Zeytin Ağaçları benim için halen “Ganağın kıyısındaki söğüt ağaçlarıdır!” O hepinizin bildiği ya da duyduğu köyümüzün söylencelerinde hep vurgulanan, Hacı’nın İstanbul’da Denizi gördüğünde ilk reaksiyonu, ilk sözcükleri gibi “Abarim abooovv! Ne büyük Kanak!” Çünkü Kanak tıpkı topraklarımız gibi bizim için özel ve kutsal sudur. Bizim için Kızılırmak bile küçücük kalır onun yanında. “Yeşil bir doğa parçası” deyimi, benim için halen ve sadece Alişar yolundaki “Bağlardır” Kanak ve yakın çevresindeki tüm yeşil örtüdür. Bu örtü tam bir “Renk Pınarıdır.”

Tarih denilince: Taş köprü, taş çeşme
Tarih, Selimli yönündeki Taş Köprüdür. Eski taş Pınar’dır. Dedemin ahşap kâgir Konağıdır! Bakır helkeler ve sitiller (Bakraç), anadut, yaba, dirgen, karasabanlar, kağnılar ve harman yerine sap taşımak için şekillendirilmiş at arabalarımızdır. Boyunduruğa takılmış öküzlerin taşıdığı kağnılardır, bağ yolunda ve su ile çalışan taş değirmen’dir. Dedemden kalan ve ağırlığı 1.200 kilo olan “Çelik Kasadır”, anamın dokuduğu at çuludur.

“Çakmak Taşı” sözcüğünü ne vakit duysam ilk “Düvenlerimiz” gelir aklıma. Ahşap İşçiliği ve ona bağımlılığım, herkesin çevirmesindeki (avlu) zahire ambarlarına ve Bahri Amcamın eski evine olan hayranlığımda gizlidir.

Desen ve Süsleme Sanatı deyince, sofaların (Salon-Hayat) toprak zemininin ibrikle dökülen suyla bezenmesi işi, hep “İlham Kaynağım” olmuştur. Bu etkilenme sonucu, Türkiye’nin en

Büyük Etnografya Eserleri-Osmanlı Sandık Çeyizleri Koleksiyonu’nu oluşturup Müze açtım. Benim için halı, kilim, minder ve kanaviçe işlemeli yastıklarla donatılmış at arabaları, bir dönem de yaylılar hala “En Konforlu Ulaşım Araçlarıdır!”

Ne mutlu bana ki
En yüksek desibelli ses benim için Cahit Ersoy’un bağırma sesidir! Hikâyelerin en güzel olanları hep “Nene Nazlının” anlattıklarıdır. Onun “Oliir! Olir!” anlatımının “Oluyor! Ölüyor!” anlamına geldiğini ancak 20 yıl sonra öğrendiğimi saymazsak…İbadet sözcüğü benim için Ömer Öztürk ile özdeştir. Türkçeye azami özen Arap Dayı’nın konuşmalarıdır. İyi Ahlak ve edep, bir yaşama biçimi olarak yerleştiğinden, tersi hiç bilinememiştir bile köyümüzde. Enerji sözcüğü Hüseyin Amcamın tükenmez gücüdür Hoşgörü Ali Faik Amcamın yaşam felsefesidir.

“Yakışıklılık” deyimi, sözcük torbama Fevzi Öztürk ile girmiştir. “Devlet Bürokrasisinin gerçek anlamı ve liyakat” bana sadece Fahri Öztürk’ü, “Devletin kuruşunu asla hayırlı Devlet İşleri dışında kullanmamak” deyimi bana sadece Refik A. Öztürk’ü, “Bağımsız gazeteci duruşu ve yurtseverlik” kavramları bana hep ve sadece Saygı Öztürk’ü hatırlatır. Ne Mutlu bana ki hepsi de dayılarımdır.

Sohbetlerin Piri, evlendiğim ve İzmir’in de Kurtuluş günü olan 9 Eylülde vefat eden Babam Abbas’dır. Bu nedenle hiç evlilik yıldönümü yapmadım. Onu kaybedeli tam 22 yıl oldu. Ama ben 22 yıldır hemen her gün onu anar ve sanki yanımda duruyormuş gibi onu ararım. Kitap deyince de hep onun Kütüphanesini düşünürüm. Envanterine kayıtlı kitap sayısı tam 2.000 adetti. Çoğu sayfasındaki satır ve paragrafların altları çizilmiş, yan boşluklarda kendi el yazısı ile notlar düşülmüştü. Bunlar; Felsefe, Sosyoloji, Siyaset Bilim Kitapları ve tüm temel Klasik Romanlardı… Üstelik O, İlk Okul mezunu bir Filozof ve Entelektüeldi…

Türkümüz, atımız, köpeğimiz
Akciğer sözcüğünü ne vakit kullansam, Köyüm İnsanlarının, sigaranın dumanını sanki yiyormuş gibi, içlerine çekişlerini hatırlarım. At deyince Yusuf Dedemin “Kör Atı”, köpek deyince yine onun Kangal cinsi “Alaş” gelir gözümün önüne.

Kadınlarla erkeklerin tam kapsamıyla “Eşit Olduğu” hatta Kadınların bir adım da önde olduğu İnsanların yaşadığı yerdir Akbucak Babamı sessizce ağlatan, çoğu ses sanatçısının beni gördüğünde “Şimdi Cem Bey’in Milli Marşını okuyorum” dediği, “Yozgat Sürmelisi” Türküsüdür Akbucak.

Ağır Halaylar ve arada söylenen o değerli manilerdir. İzzet Emmi’nin Kavalının o büyüleyici nağmeleridir…Gurbete okul için, iş ve aş için göçenlerin diyarıdır. Milli Mücadele’den ne vakit söz etsem, Dedem Şah İsmail Ağa’nın Atatürk ile karşılıklı Yazışmalarını düşünürüm. “Paşa Emmi’nin Kılıcı” da öyledir benim için.

“Güzel Kız” benzetmesindeki kıstaslarım halen Ayşegül’dür, Muhlise ve kardeşleridir, Arap Dayı’nın bütün Kızlarıdır… Bacanak sıfatı en çok Nihat Ersoy’a yakışır. Çünkü o “Babamın Bacanağıdır.” Akbucak, her kapının herkese hep açık olduğu “Memleketimdir.” Atalarımın hem yaşadıkları yurt, hem de onların mezarlarıdır. Konukseverliğin bir daha görülemez zirvesidir.

Önce ineğin, tavukların hakkı
Pazar kavramı benim için hala “Sarıkaya’dır”. Toprak Akbucak’tır. “Toprağı Sürmek” deyiminde ilk aklıma düşendir Akbucak. Tırpan benim için İsmet Abi’dir. Masumiyet Nur yüzlü olmak bakkal Faruk Amca’dır. “Toprağa Tohum Serpmek” deyince Aklıma ilk gelen Babamın o en “Mutlu Anlarıdır” Firik, Köyümden göçtükten sonra hiç tadamadığım, unutmadığım hasretimdir. Dünyanın En güzel ve en lezzetli mantısı, etli bulgur pilavı, Arap Aşı, Haşil (bir tür keşkek) Akbucak’da yapılanlardır. Kurumuş asma dallarının ateşi ile yapılan yemeklerdeki tadı başka hiçbir ateş yakalayamaz. Sarmal şeklindeki yağlı çörekleri, pratik yumurta tatlısı, pekmezli haside, un helvası, kahvaltıların prensesi mafişin ana vatanı, sütlaçın da baş kentidir.

Tandırlıktan yeni çıkmış bir yufkanın içine kızzık ( eritilmiş kuyruk yağından arta kalan küçük yağ parçaları) ile yapılan dürümün tadı bir başkadır. Sofrada kavunun başında bekleşirken önce “İneklerin Hakkı” olarak kabukların, “tavukların hakkı” olarak

çekirdeklerin yollandığı, en son sıranın “insanların hakkı” diye içinin bizlere geldiği o anlamlı, hakkaniyete dayalı “Özel bir eğitim ve öğretim yeridir” Akbucak.

Yokluktan mucize yaratanlar
“Harman Yeri” anılarımda hep en “Özel Mekân” olarak yer tutar. Sabır’ı; öküzlerin çektiği düveni (döven) üzerinde, tez canlı olmayı da atların çektiği düven sürerken orada öğrendim.

Bahçe sözcüğü benim için hep Emlikan Dayı’nın evinin altındaki ağaçlar ve bostan olarak kalmıştır. Buradaki domatesin, hıyarın (salatalık) kokusunu hala duyar gibi olurum. Hedik de çedeneli kavurga da hala favorimdir. Kavun da, Üzüm de benim için yemeklerden sonra yenilen meyveler olmadı hiç. Onların az yağlı ve etsiz yemeklerin yavanlığını kapatsın diye birlikte yendiğini uzun yıllar sonra öğrenebildim. İşte o vakit “Yokluktan Mucizeler”

yaratan kadınlarımıza bir kez daha saygı duydum.

Benim için hala en derin ve tehlikeli “Çamurlu Göl” pınarın akan suyunun toplandığı, içinde ördeklerin yüzdüğü minik gölet’tir. Kavak deyince aklıma sadece Temaşa Eme’nin kavaklığı gelir. Emek sözcüğü bana hep Muhlis Dayıyı anımsatır. Nükte ve taklit sanatında, Güler Teyzem, Nazlı ve Sebahat Halam saklı kalmış Dünya Starlarıdır…

Köyümüzü ve insanlarını hep sevdim. Eksilmez bir şekilde seviyorum. Daima da seveceğim…
————

Facebook'ta paylaş    Twitter'da paylaş



Saygı Öztürk > Sevgili yeğenim Mimar Cem Cemil Öztürk köyümüze olan özlemini böyle anlattı. Ya sizin köyünüz...

Diğer Yazıları:
31/12/2019 “Vatan toprağı işgal altındayken”
29/12/2019 Ankara’da coşku, bizde hüzün vardı
27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı
25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş
24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor!
22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri
20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim
18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu
17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak
15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu
13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı
11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım
10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz
  8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok…
  6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa?
  4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde?
  3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi?
27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü
26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi!
24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi
22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak
20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında
19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı
17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu…
15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti


 


..:: KİTAPLARI ::..

Vali Bey Refik Arslan Öztürk ün hayatı
Vali Bey
Hem ağladım hem Yazdım. Efsane Vali Refik Arslan Öztürk
2021


Alaattin Çakıcı
Alaattin ÇAkıcı
Siyasette Bürokraside Cezaevinde
2020


Menzilk Tarikatı
Menzil - Bir taritkatın iki yüzü
Gittim gördüm ve yazdım.
2019


Hayalet İmam Adil Öksüz
Hayalet İmam
Darbenin Görünmeyen Adamı Adil Öksüz
2019


Kripto üçgeni fetö
Kripto Üçgeni
Yakın tarihin bilinmeyenleri ve FETÖ
2017


Okyanus Ötesindeki Vaiz fetö kitabı
Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010


Kod Adı Mürted Tanıklar ve belgeler ışığında 15 temmuz
Kod Adı Mürted
Tanıklar ve Belgeler Işığında 15 Temmuz
2016

Balyoz'da Kumpas

Balyoz'da Kumpas
Belgeleriyle Balyoz Davası ve Sonrası
2014

Örgüt Pazarı

Örgüt Pazarı
Sağ-Sol Örgütler, Kürtçülük ve Tarikatlar
2013

Belgelerle 28 Şubat

Belgelerle 28 Şubat
Dünü ve bugünü ile 28 Şubat
2013

Son Babalar
Son Babalar
Türkiye'deki yeraltı örgütlenmesinin değişen yüzü, değişen kimlikleri...
2011

Okyanus Ötesindeki Vaiz fetö kitabı
Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010

MGK
MGK
28 Şubat'ta kapalı kapılar ardında neler yaşandı. Belgeleriyle bu kitapta..
2011

Taşeron Mesih
Taşeron Mesih
Mehmet Ali Ağca’yı belge ve bilgilerin ışığında daha yakından tanıyacaksınız
2010

Ölüm Kuyuları
Ölüm Kuyuları
İddiadan gerçeğe Şemdinli olayları
2009

Belgelerle Ergenekon
Belgelerle Ergenekon
Herşey Ümraniye'de bulunan bombalarla başladı..
2008

5-6-2 Tamam Reis
5-6-2 Tamam Reis
Kırcı, Ağca ve bir dönemin cinayetleri
2008

Apo Olayının Perde Arkası
Apo Olayının Perde Arkası
Abdullah Öcalan'ın yakalanışının ve sonrasının belgeler ile anlatımı
2009

33 Kurşun
33 Kurşun
33 erimizin şehit edildiği katliamın tanıkları anlatıyor
2008

İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşanın gizli raporu 75 yıl sonra ortaya çıktı
2007

Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
1. Kuzey Irak Harekatı'nn Öyküsü
2007

Devletin Derinliklerinde
Devletin Derinliklerinde
Belgelerle Sususrluk'un perde arkası
2002

Madalyalı Mahkum
Madalyalı Mahkum
Korkut Eken Olayı
2007


twitter.com/saygi_ozturk
tr.linkedin.com/in/saygiozturk
facebook.com/saygiozturk

Saygı Öztürk Kimdir

webmaster Site Haritası

© 2018  www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları