Saygı Öztürk

 

Gazeteci Yazar
SAYGI ÖZTÜRK


Saygı Öztürk > Yurduna dönemeyen vekil, Saygı Öztürk'e konuştu: Dönemiyorum, çünkü...
16/9/2014

Yurduna dönemeyen vekil, Saygı Öztürk'e konuştu: Dönemiyorum, çünkü...

AKP’den milletvekili seçildi. AKP döneminin yolsuzluklarıyla ilgili 117 konuyu TBMM’ye taşıdı. Fethullah Gülen hakkında suç duyurusunda bulundu. Sonra kendisini Ergenekon Davasının sanıkları arasında buldu.



Tek başına muhalefetten, kaçak günlere

Bağımsız milletvekili olduğu dönemde Emin Şirin’e “tek başına muhalefet partisi” deniliyordu. 2 bin civarında soru önergesi vermişti. Ergenekon Davasından 7 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı ve yurtdışına çıkış yasağı konuldu. O, karardan önce yurtdışına çıktı. Dönerse, bir daha yurtdışına çıkamayacak. O yüzden ülkesine hasret.

Emin Şirin, AKP’den İstanbul milletvekili seçildi. Kendi partililerinin yolsuzluklarını, Devletteki cemaatçi yapılanmanın üzerine kararlılıkla gitti. AKP’den istifa etti ve bağımsız milletvekili oldu. Gözaltına alındığında kendisine sorulan “Ergenekon” örgütlenmesiyle, böyle bir örgütün polis tarafından araştırıldığı ortaya çıktı.

Ergenekon Davası sonuçlanmadan önce yurtdışına çıktı. “Örgüt üyesi” suçlamasıyla 7 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yurtdışındayken, hakkında “yurtdışına çıkış yasağı” konuldu. Dönerse, havaalanında pasaportuna el konulacak ve bir daha yurtdışına çıkamayacak.

15 aydır gelemiyor

Tam 15 aydır Türkiye’ye dönmeyen eski Milletvekili Emin Şirin, Avrupa’da yaşıyor. Şirin, 10 yıl önce gündeme getirdiği konuların şimdi ülke gündeminde olduğunu belirtti. Milletvekili olduğu dönemde gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak’la evli olan Emin Şirin, Fethullahçı yapılanmayı Başbakana yazdığı mektuplarla ve soru önergeleriyle dile getirdi. Şirin, SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı:

Yargılanan tek milletvekiliydim

Soru önergeleri ve bir çok kez de yazdığım mektuplarla dikkate getirmeye çalışmıştım. Ancak Bunun mükafatını Ergenekon davası sanığı yapılmakla aldım. O zaman ‘biz araştırdık Işık evlerinde Nur Risaleleri falan okutulmuyormuş’ diye yanıt verenler bu gün bu yanıtlarını unutmuş görünüyor. Bu mücadelenin, geleceği önceden görmenin zararını Ergenekon sanığı olmakla ve de hakkımda türlü çeşitli çıkan yalanlarla, düzmece ve polis içine sızmış çete tarafından usulsüz ev araması, dinleme ve gözaltı kararları ile çektim.

Ergenekon davasına bakan mahkeme benim son savunmamı bile almaya gerek görmedi. Aniden ‘davayı ve savunmaları kapattım karara gidiyorum’ dedi ve 7 yıl hapse mahkum etti. Oysa temel savunma argümanlarımdan biri ‘milletvekili sorumsuzluğu’ kavramıydı. Milletvekili sorumsuzluğu gereğince benim milletvekilliği faaliyetlerimin yargılanmaması gerekirdi. Oysa Ergenekon davası benim milletvekilliği süremin bitmesini özenle bekleyerek başlatılmış bir soruşturma süreciydi. Bu nedenle milletvekilliği dönemindeki milletvekilliği faaliyetlerinden dolayı yargılanan tek milletvekiliydim.

Yasama sorumsuzluğunun Anayasa Mahkemesi’nde e defalarca irdelenmiş olmasına rağmen benim konumda bastan savma bir cevapla bu ülkenin en yüksek mahkemesi tarafından şimdilik reddedilmesine ‘hukuk devleti’ ilkesi adına çok üzüldüm.

Tek başına muhalefet

Seçildiğim dakikada başlayarak, görev yaptığım 5 yılın her saniyesini Milletim ve Devletim için hizmet bildiğim her konuya ayırdığım için, gurur duyan bir Türkiye sevdalısıyım.

Elbette milletvekilliğim boyunca verdiğim soru önergeleri, bilgi edinme soruları, köşe yazıları, basın açıklamaları, televizyon programları, sadece içeride değil, dışarıda da bir çok kurbağayı ürkütmüştür. Benden daha doğrusu çalışmalarımdan rahatsız olanlar elbette olmuştur. Bunlar arasında ABD, Fethullah Gülen, bazı iktidar milletvekilleri, TMSF, birçok bakan ve bürokratlar da vardır…

Yaptıklarımdan pişman mıyım? Hayır. Bugün gelinen noktadan geriye doğru bakınca şunu görüyorum; ben tek başına muhalefet partisi gibi çalışmışım. Ben yazıya döküp, paylaşamayacağım hiçbir şeyi konuşmazdım. Yani dedikodudan ve arkadan söylenmekten nefret ederim.

AKP’den niçin ayrıldım?

Ben AK Parti’ye isteyerek girdim. 28 Şubat’a ve yolsuzluklara olan tepkim beni Fazilet Partisi döneminden yakın olduğum ve yoksullukla yolsuzlukla mücadele edilecek, millî bir şuur içinde hareket edilecek ve demokrasi hakikaten geliştirecekti. Bunlara inandığım için bu ekiple beraber olmayı düşündüm. Kolektif akılla, parti içi demokrasi işletilerek hareket edilecekti. On ay sonra , parti içi sakıntılarımı da zamanın gurup başkan vekilleri ile detaylı olarak üstelik yazılı olarak paylaştım. Liste uzun. On ay sonra , değişik bir yolda olunduğunu düşündüğümden 367 milletvekilli bir iktidar partisinden istifa ettim.

Yolsuzlukla ilgili 117 konu

Sadece birkaç örnek vereyim. Güya yolsuzlukları araştırma komisyonu kuruldu. 117 konu ilettim. Hiçbir sonuç çıkmadı. verdiğim soru önergeleri gurupta bekletildi. Ben, AKP’nin bir milletvekili olarak, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanvekili seçilmiştim. Peki, güçlü bir partinin, önemli bir konumundaki milletvekili olarak yaptığım en önemli icraat neydi; ‘İkiz Yasalar’ olarak bilinen kanuna muhalefet şerhi koymak, ardından 1 Mart tezkeresine alenen karşı çıkma.

Bakın, siyasi ikbalini düşünen ve güçlü bir iktidar partisi milletvekili olan hiçbir siyasetçi bunu yapmaz, yapamaz. Ama ben yaptım. Bu iki kanuni düzenlemenin de ülkenin yararına olmayacağını biliyordum. Benim çıkarlarım değil, ülke yararları ön planda olmalıydı. AKP’den ayrılma kararı aldığımda da, diğer partilere geçip ayrılırken de hep tek başınaydım. Hiçbir zaman kimsenin tesiri ve yönlendirmesine tabii olmadım. İkbal, benim vicdanımın rahat olmasıydı.

Gülen hakkında suç duyurusu

Fethullah Gülen konusunu sıkça gündeme getiriyordum. Bu hareketin hedefinin salt sivil toplumu dindarlaştırmak olmadığını fark etmiştim. Tehlike buradaydı. Yani bir inanç özgürlüğü ya da bir sivil örgütlenme ile karşı karşıya olmadığımızı fark etmiştim. Hedef ve çalışma düzeni ışık evlerinde yetişenlerin önce çok sayıda polis, kaymakam, Üniversite Hocası, Yargıç, Savcı oluyor ve bürokraside hem çoğalıyor ve hem de yükseliyorlardı. Hatta Işık evlerinde dini eğitim, Nur Risalesi ve Fethullah Gülen Kitaplarıyla din eğitimi almış Üniversite Hocaları vardı. Bu konularda hiçbir denetim de yapılmıyordu. Bu nedenle ilk kez hem de İktidar içinde güçlü oldukları sırada cepheden bir mücadele içine girmiştim.
Bir dönem Gülen’in en yakınında olan isimlerden Nurettin Veren’in açıklamalarından sonra Cumhuriyet Başsavcılığı’na Fethullah Gülen hakkında suç duyurusunda bulunmuştum. O günlerde Veren’in gündeme getirdiği bir çok konu bugün ete ve kemiğe bürünmüş olarak karşımıza çıkmaktadır. Aynı dönemde, İçişleri Bakanı’na, Gülen’in yaptığı açıklamalarla ilgili sorular da yöneltmiştim.

2004 yılındaki bu gelişmenin ardından büyük tezgahlar kurularak ‘Ergenekon adında gizli bir örgüt var’ tezi altında soruşturmalar, engizisyon mahkemelerini aratmayacak özel yetkili mahkemeler dönemi başladı. Tam bir Cadı Avı süreci geçirdik.

Hakimin görevini, polis yaptı

Benim gözaltına alınmam, ev aramaları ve sonrasında telefon konuşmalarımın çözümlemelerinin basında yer alması bir sürecin habercisi olarak gelmişti. İlk kez benim sorgum sırasında Ergenekon adlı örgütten polislerin söz ettiğini görmekteyiz. O tarihlerde farkında değildim ama daha sonra Avukatım hakkımda 2. Ergenekon iddianamesiyle dava açıldıktan sonra hakkımdaki kanıtları ve evrakların aslında 1. No.lu dava dosyaları içinde yer aldığını keşfetti. Bu keşif sırasında hakkımdaki ev arama, gözaltı gibi kararlarının önce poliste yazıldığı sonra faks makinesiyle imzasız olarak savcılığa gönderilerek imzalandıktan sonra gene şube müdürlüğüne iade edildiğini de fark ettik. Hatta mahkeme kararları bile poliste yazılarak imzasız olarak savcılığa fakslanmıştı.

İhbar mektubuyla gözaltı

O zamanki Polisin içinde yer alan bir ekibin yazdığı sahte ihbar mektubu üzerine gözaltına alındım. Kimliği, kişiliği belli olmayan biri tarafından yazılmış. Bu mektubu ve sahte durumu Ağustos 2007’de Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dikkatine getirmiş olmama ve birkaç kere hatırlatmama rağmen hiçbir araştırmada bulunmadılar. Eğer bu şikâyet zamanında araştırılsaydı ‘paralel çete’ daha o zaman ortaya çıkarılırdı.

Milletvekilliğim döneminde 3 bine yakın soru önergesi vermiştim. Zamanında söylediğim pek çok şey şimdi hayata geçiyor. Baktığım zaman ister istemez Ergenekon bunların neresinde diye sormadan geçemiyor insan. Milletvekilliği döneminde 2002- 2007 arası askerin siyasete karışmaması gerektiğini ve siyaset yapmaması gerektiğini söylen Anıtkabir’in Genel Kurmaydan alınarak TBMM’ye bağlanmasını isteyen belki de tek milletvekiliydim. TBMM’nin içindeki askeri taburun çıkarılmasını soru önergesi yapan ve teklif eden de bendim. Başka tekliflerim gibi bu da yapıldı.

İktidarlar her zaman medya ve yargıyı kontrol etmek için uğraşıyorlar. Bazı medya patronlarının ve bazı yargı mensuplarının tavrını görünce bu arzuyu bir ölçüde makul görüyorum. Ancak bunu otoriter bir ‘arka bahçe’ tavrı ile değil, demokrasi kültürünü ve hukuk devleti anlayışını geliştirerek hal etmek lazım.

Yine boş durmuyorum

Milletvekili değilim ama sorumluluk duygum bitmez. Bazı düşünce ve tekliflerimi (Gazze konusu gibi) başbakanlığa e- mail ile iletiyorum. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek kaynak arayıp duruyorlar. Onlara da şu öneride bulundum: Sigarayı bati Avrupa fiyatlarına çıkarsınlar, yani 18-20 TL yapsınlar. Sigara lobisinin ‘fiyatlar artarsa kaçakçılık artar’ propagandasına kulak asmasınlar ve ayni zamanda sigara kaçakçılığını zehirli madde kapsamına alsınlar ve cezalarını artırsınlar. Sigarada yapacakları her bir lira artış için mazotta 40 kuruş indirim yapabilirler. Böyle bir uygulamanın sayısız faydaları olur.

Ülkemi tabii çok özlüyorum. Ancak, gelince bir daha yurtdışına çıkamayacağım. Oysa benim yurtdışında ticari işlerim var. O yüzden 15 aydır ülkeme dönemiyorum. Ama kalbim hep ülke sevgisiyle dolu.”

Facebook'ta paylaş    Twitter'da paylaş



Saygı Öztürk > Yurduna dönemeyen vekil, Saygı Öztürk'e konuştu: Dönemiyorum, çünkü...

Diğer Yazıları:
31/12/2019 “Vatan toprağı işgal altındayken”
29/12/2019 Ankara’da coşku, bizde hüzün vardı
27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı
25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş
24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor!
22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri
20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim
18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu
17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak
15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu
13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı
11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım
10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz
  8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok…
  6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa?
  4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde?
  3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi?
27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü
26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi!
24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi
22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak
20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında
19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı
17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu…
15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti


 


..:: KİTAPLARI ::..

Vali Bey Refik Arslan Öztürk ün hayatı
Vali Bey
Hem ağladım hem Yazdım. Efsane Vali Refik Arslan Öztürk
2021


Alaattin Çakıcı
Alaattin ÇAkıcı
Siyasette Bürokraside Cezaevinde
2020


Menzilk Tarikatı
Menzil - Bir taritkatın iki yüzü
Gittim gördüm ve yazdım.
2019


Hayalet İmam Adil Öksüz
Hayalet İmam
Darbenin Görünmeyen Adamı Adil Öksüz
2019


Kripto üçgeni fetö
Kripto Üçgeni
Yakın tarihin bilinmeyenleri ve FETÖ
2017


Okyanus Ötesindeki Vaiz fetö kitabı
Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010


Kod Adı Mürted Tanıklar ve belgeler ışığında 15 temmuz
Kod Adı Mürted
Tanıklar ve Belgeler Işığında 15 Temmuz
2016

Balyoz'da Kumpas

Balyoz'da Kumpas
Belgeleriyle Balyoz Davası ve Sonrası
2014

Örgüt Pazarı

Örgüt Pazarı
Sağ-Sol Örgütler, Kürtçülük ve Tarikatlar
2013

Belgelerle 28 Şubat

Belgelerle 28 Şubat
Dünü ve bugünü ile 28 Şubat
2013

Son Babalar
Son Babalar
Türkiye'deki yeraltı örgütlenmesinin değişen yüzü, değişen kimlikleri...
2011

Okyanus Ötesindeki Vaiz fetö kitabı
Okyanus Ötesindeki Vaiz
Çok gizli damgalı raporların ışığında MİT-Emniyet-Yargı üçgeninde Fethullah Gülen Gerçeği
2010

MGK
MGK
28 Şubat'ta kapalı kapılar ardında neler yaşandı. Belgeleriyle bu kitapta..
2011

Taşeron Mesih
Taşeron Mesih
Mehmet Ali Ağca’yı belge ve bilgilerin ışığında daha yakından tanıyacaksınız
2010

Ölüm Kuyuları
Ölüm Kuyuları
İddiadan gerçeğe Şemdinli olayları
2009

Belgelerle Ergenekon
Belgelerle Ergenekon
Herşey Ümraniye'de bulunan bombalarla başladı..
2008

5-6-2 Tamam Reis
5-6-2 Tamam Reis
Kırcı, Ağca ve bir dönemin cinayetleri
2008

Apo Olayının Perde Arkası
Apo Olayının Perde Arkası
Abdullah Öcalan'ın yakalanışının ve sonrasının belgeler ile anlatımı
2009

33 Kurşun
33 Kurşun
33 erimizin şehit edildiği katliamın tanıkları anlatıyor
2008

İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşa'nın Kürt Raporu
İsmet Paşanın gizli raporu 75 yıl sonra ortaya çıktı
2007

Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
Sınır Ötesi Savaş'ın Kurmay Günlüğü
1. Kuzey Irak Harekatı'nn Öyküsü
2007

Devletin Derinliklerinde
Devletin Derinliklerinde
Belgelerle Sususrluk'un perde arkası
2002

Madalyalı Mahkum
Madalyalı Mahkum
Korkut Eken Olayı
2007


twitter.com/saygi_ozturk
tr.linkedin.com/in/saygiozturk
facebook.com/saygiozturk

Saygı Öztürk Kimdir

webmaster Site Haritası

© 2018  www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları