Gazeteci Yazar
|
||
![]() 1/4/2013 "İstikbalimi mazide bıraktım" diyen Engin Alan, Emin Çölaşan ve bana neler anlattı - 2Emin ÇÖLAŞAN ve Saygı ÖZTÜRK yazdıCezaevinde gündüz geceye karışır. Bazen saatin kaç olduğunu, hatta günleri bile karıştırırsınız. Odanızda, 24 saat lamba yanar. Engin Alan, bugün doğum günü olduğunun bile belki farkında değildir. 31 Mart 1945 doğumlu olan Engin Alan, doğum günü olduğunu ziyaretine gelecek eşi Nevin Hanım ve kızlarından öğrenecektir. Adaşı ve torunu Engin Ege Pekkoç’u kucağına alacak ve onun “doğum günün kutlu olsun dede” demesiyle hatırlayacaktır. Türkiye’nin gözde kuruluşlarından Özel Kuvvetler’in yıllarca komutanlığını yapan, yurtiçi ve sınır ötesinde önemli operasyonlarda en önde olan emekli Korgeneral Engin Alan, cezaevinde tutulmasını da “bir vatan görevi” olarak görüyor. Dahası sıkça, “hiç umurumda değil. ‘Çıkayım da isterse dünya yıkılsın’ diyenler de değilim. Burada da bomba gibiyim. Beni hiçbir şeyden de korkutamazlar” diyor. “İstikbalimi, mazide bıraktım” İşte bunları söyledikten sonra “Ben zaten bedava yaşıyorum” diye ekliyor. Bunun ne anlama geldiğini de şöyle açıklıyor: “Kuzey Irak’ta emir subayım kollarımda şehit düştü. Çok sayıda askerim son nefesini kucağımda verdi. Aynı yerlerde ben de çoktan şehit edilmiş olabilirdim. O yüzden, ben bedava yaşıyorum. Cezaevinden çıksam ne olur, çıkmasam ne olur. Ben, istikbalini mazide bırakmış bir adamım. O dağlarda dövüştük, tepiştik. Şimdi burada da asker arkadaşlarımızla yatıyoruz. Burada yatmakta bir vatan görevidir.” “Sanki Cudi’nin tepesindeyim” Dağlara sığmayan Engin Alan ve silah arkadaşları, şimdi o küçük odalarda, daracık havalandırmalarda. O yüksek duvarların arasından gök yüzünden ancak bir parça görebiliyorlar. Engin Paşa’ya, “içerde en çok neyi düşünüyorsunuz?” diye sorduğumuzda şunları söylüyor: “En çok dağları özledim. Hele bu mevsimde o dağlar bir başka güzel olur. Çiğdemler, mor menekşeler güzellik için birbiriyle yarışır. Şimdi Cudi dağının tepesinde olmak vardı. Cudi’yi özlüyorum, Şeytan Dağlarını özlüyorum, Kuzey Irak’ta operasyon yaptığımız yerleri özlüyorum.” O dağlarda çiğdemin, mor menekşenin konuşmalarını duyarsınız. “Çiğdem der ki ben alâyım/ yiğit başına belayım/ her çiçekten ben alayım/ benden alâ çiçek var mı?” Mor menekşenin buna verdiği cevap türkü olur rüzgarın sesine karışır…O yüzden Engin Paşa, “Sanki Cudi dağının tepesindeyim” diyor. Sanki o dağlara ulaşacakmış gibi tempolu olarak yürüyor. Etrafı dört duvar. O dört duvarın etrafında her gün tam 220 kez dönüyor. Dakikada 115-120 adım atıyor. O daracık alanda hesabına göre her gün tam 6 kilometre yürüyüş yapmış oluyor. Kardeşi gibi sevdiği Erdal albay, güzel çay demliyor. Sporu bittiğinde çayları da hazır oluyor. Türkiye normal bir ülke değil Engin Alan’la “açık görüşümüz” devam ediyor. Kendisinin de mahkum olduğu “Balyoz Davası”nda nasıl bir hukuksuzlukla, haksızlıkla karşı karşıya olduğunu anlatıyor. Ardından şunları söylüyor: “Balyoz soruşturmasında tutuklanan gençlerimizin hepsi müthiş çocuklar. Sanki bilerek seçilmişler. Hele, Deniz Kuvvetlerini bitirdiler. Hepsi önü açık, başarılı askerlerdi. İşte yaşanan bu süreçte, Türk Silahlı Kuvvetleri de nasibini aldı. Hem de iyi aldı. Şunu anlıyorum ki Türkiye normal bir ülke değil. Şu, olanlara bakılınca görüyoruz ki hiçbir ülke güne böyle uyanmıyor. Yarın ne olacağını kimse kestiremiyor.” “Ağlamayı bilmezdim ama o mektup ağlattı” Sincan F-1 tipi cezaevinde Engin Alan’a hayli mektup geliyor. Savcılıktan izin alıp gelen ziyaretçileri de eksik olmuyor. Bazı günler, öğle yemeği yemeye fırsat bile bulamadığı oluyor. Mektuplar okunduktan sonra veriliyor. Kuşkusuz duygu yüklü mektuplar geliyor. Engin Alan “ben ağlamayı bilmem” diyor ve gözleri doluyor. Bir mektuptan söz ediyor. O mektupta, “Engin Paşam, ağabeyimin oğlu oldu. Adını ben verdim. Kulağına Engin Alan dedim. Yeğenimin adı Engin Alan oldu” yazıyordu. Yalnız cezaevi değil, Engin Alan’ın TBMM’deki odası da dolup taşıyor. Türkiye’nin her tarafından ziyaretçileri geliyor, selam ve sevgilerini yazdırıp gidiyorlar. Son dönemlerde Sincan’da bulunan diğer askerleri de, özellikle emekli komutanlar yalnız bırakmıyor ve düzenli bir biçimde hiç ayrım yapmadan ziyaret ediyor, moral veriyorlar. Kafaları karışık, yeni eylemler olabilir Gündemde “Akil adamlar” var. Bunu Engin Alan’a soruyoruz. MHP’nin tutuklu milletvekili Engin Alan şunları söylüyor: “Amaç ve göreve göre teşkilatlandırma yapmak esastır. Bu amaca göre akil adamların ne yapacağını bilmiyoruz. Belki kendi kafalarında bazı şeyler var. Bunu da bilmiyorum.” Bazı olayları hatırlatıyor. 14 Temmuz 2011’de Silvan’da 12 askerimiz şehit edildiği gün, Diyarbakır’da yapılan toplantıda, özerklik ilan edilmesiyle ilgili açıklamalar yapıldığını hatırlatıyor. Terör örgütü PKK’nın “Eylemsizlik dönemiyle” ilgili şunları söylüyor: “ Böyle dönemlerde açılıma karşı olanların provokasyonları da olabilir. Çünkü, terör örgütünü emir-komuta birliği sağlanmış örgüt olarak düşünmemeniz gerekir. Eylemsizlik dönemi der, bakarsınız intikal halindeki birliğe pusu kurar, bir karakola baskın yapar. Yalnız provokasyon değil, yeni Anayasa’da istedikleri maddeleri göremezlerse terörü yine başlatabilirler. Belki, koşullara bağlı olarak üst kademe eylemsizlik kararını uygulamaya çalışır ama orta kademeyi ikna edemeyebilirler.” Teröristlerin, gençleri teslim ettikleri yer Yalnız sınırlarımızın dağını, tepesini değil, Irak’ın Kuzeyindeki dağları, tepeleri, terör örgütünün kamplarını da Engin Alan adım adım biliyor. Sekiz asker ve kamu görevlisinin teröristler tarafından teslim edildiği araziyi televizyonda görür görmez tanımış. Terör örgütünün o bölgedeki kampının Hakkari’nin Çukurca ilçesinin karşı tarafına düştüğünü belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Orada, terör örgütünün tutanak düzenlemesi ve tutanak karşılığı teslim etmeleri tam anlamıyla bir rezalet. Biz o kampları dağıtmıştık. Madem o kamplar yeniden eski haline gelecekti de biz o çocuklarımızı niçin toprağa verdik?” Engin Paşa, önceki ziyaretimizde, Kuzey Irak’ta bitlendiklerini söylemişti. Cezaevindeki sohbetimizde de, “İşte, bitlendiğimizi, haftalarca banyo yapamadığımızı söylediğim yerler, askerlerimizi teslim ettikleri yerlerdi” diyor. Parti ile bağları sıkı Silivri Cezaevindeki son gününde ziyaretine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gelmişti. MHP Milletvekilleri de, Engin Alan’ı yalnız bırakmıyor. Genel Başkanın konuşmaları, bazı raporlar hakkında Engin Alan’a bilgi veriliyor, Alan da, deneyimlerine dayanarak bazı görüşlerini genel başkana aktarıyor. CHP’nin, son dönemde yaşananlara bakışı için “Kafaları karışık” diyen Engin Paşa, MHP’nin ise bu konuda kafasının berrak olduğu görüşünde. Necdet Paşa da oradaydı “Balyoz Davası”ndan 18 yıl hüküm giyen Engin Alan, 28 Şubat soruşturması kapsamında da tutuklu. Alan, 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili şunları söylüyor: “İfade için çağrıldım. C.Savcısı bana Batı Çalışma Grubu ile ilgili bir şema gösterdi. O şemada isimler var. Ancak benim ismim yok. Olması da mümkün değil. Çünkü o tarihlerde ben Kuzey Irak’taydım. Temmuz ayına kadar Ankara’ya bile gelmedim. Delil yok diye tutuklanmadım. Savcı itiraz etti bu kez tutuklandım. Bir hakim tutuklamıyor, bir hakim aynı dosyadan tutukluyor. Bu nasıl adalet? Benim Kuzey Irak’ta olduğum zaman şu anda Genelkurmay Başkanı olan Necdet Özel de Tugay komutanı olarak bulunuyordu.İki Ordu Komutanı da alay komutanı olarak yanımızdaydı. 28 Şubat döneminde nerede olduğumuzun en yakın tanıkları onlardır.” Peki, bugünkü komuta kademesi için ne düşünüyor? “Ben 49 yıl üniforma giydim. Bu konuda konuşmak istemiyorum” diyor! ---- İnfaz koruma memurları ne istiyor? Onların eski adı “Gardiyan” şimdi ise “İnfaz Koruma Memuru”. Mahkumlarla iç içe olan bu memurların çok ciddi sorunları var. Cezaevi ziyaretimizde bize şöyle aktardılar: - Yıpranma hakkımız verilmeli. - Gece, gündüz, tatil ve bayramlarda çalışıyoruz. Fazla mesai ücreti ödenmeli. - İdari hizmetler sınıfından çıkarılarak güvenlik hizmetler sınıfına alınmalıyız. - Dış güvenlik yasasındaki haklarımız verilmeli. - Bu sıkıntılı ortamda bize ve ailelerimize psikolojik destek sağlanmalı. - Emekli olduktan sonra da silah taşıma ruhsatımız devam ettirilmeli. - Adliyelerde çalışan personele verilen fazla mesai ücreti bize de verilmeli. - Yetersiz maaşlarımız konusunda ‘Haliniz nedir?’ diyen soran yok. Sorunumuz çözümlenmeli. ---- Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > "İstikbalimi mazide bıraktım" diyen Engin Alan, Emin Çölaşan ve bana neler anlattı - 2 Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
![]() ![]() ![]() Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |