Gazeteci Yazar
|
||
![]() 11/2/2013 Başbakanın hastane ziyareti için Kılıçdaroğlu ve MHP'li Vural'ın, Saygı Öztürk'e anlattıklarıBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Balyoz Davası”nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Orgeneral Ergin Saygun’u, hastanenin yoğun bakım servisinde ziyaret etmesini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Başbakan şimdi yargıdan şikayet ederek toplumu kandırmak, yönlendirmek istiyor. Beni telefonla görüştürmeyenler, Başbakanın yoğun bakım ünitesine girmesine izin vererek çifte standart uyguluyorlar” dedi.Başbakan Erdoğan’ın, “terör örgütü yöneticisi” olmakla suçlanan önceki Genelkurmay Başkanlarından İlker Başbuğ ve diğer askerlerle ilgili açıklamalarını, emekli Orgeneral Ergin Saygun’ı ziyaretini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ’ye şöyle yorumladı: “Başbakan, bu sürecin savcısıydı” “Silivri mahkemeleri, gözaltı kararları ve tutuklamalarla önce infazı gerçekleştirdi. Gözaltı ve tutuklamalar yapılırken hukuk göz ardı edildi. Geldiğimiz noktada toplumun rahatsızlığı bütün kesimlerce dile getirilmeye başlandı. Başbakan, bu sürecin savcısıydı. Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi, uluslararası sivil toplum örgütleri, Türkiye’deki sivil toplum örgütleri bu süreci eleştirdiler ve dünyaya anlattılar. Sayın başbakan bizi ‘siz, Türkiye’yi yurtdışına ihbar ediyorsunuz’ diye suçladı. Oysa insan hakları, evrensel hukukun gereğidir. İnsan haklarının ihlal edildiği bir ülke, bütün demokratik ülkeler tarafından mercek altına alınır. Başbakan, içine girdiği çıkmazı gördü Başbakanın söylemlerinde bir değişiklik başladı. Çünkü, Başbakan içine girdiği çıkmazı gördü. Kendisini toplumun nazarında yapılanlardan rahatsızmış gibi göstermek istiyor. Artık, ortaya çıkan sonuçlardan şikayet eder konuma geldi. Oysa başbakanlık makamı şikayet makamı değil, sorunları çözme makamıdır. Şikayet, ya acizliğin ya da toplumu kandırmanın göstergesidir. Toplumu kandırmak istiyor Başbakandaki bu değişiklik için acizlik diyemem. Çünkü, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la ilgili düzenlemeyi 24 saat içinde parlamentodan geçirdi. Askerlerin içine düşürüldüğü durumdan artık şikayet ediyorsa, bu konuda nasıl MİT’le ilgili yasal düzenleme yapıldıysa, askerler için de yasa tasarısını getirsin, yasanın TBMM’den süratle geçirilmesine biz de katkı verelim. Başbakan, şikayetiyle toplumu kandırmak, yönlendirmek istiyor. Bugün başbakanın yaptığı budur. Hafızalara yerleşen olumsuzluğu giderme Emekli Orgeneral Ergin Saygın’ı hastanenin yoğun bakım servisinde ziyaret etti. Ellerini tuttu. Saygın’a gitmesi, bir anlamda yaptığı hatalardan ötürü o davalara verdiği desteklerden ötürü toplumun hafızasında yerleşen olumsuzluğu gidermeye yöneliktir. Ama bu toplum, Ergenekon olarak bilinen davada ‘örgütün kasası’ olduğu öne sürülen, cezaevinde hastalığa yakalanmasına rağmen son gününe kadar hastaneye kaldırılmayan Kuddusi Okkır’ın ölümünü de unutmadı. Dolayısıyla, Başbakan söylemlerinde samimi değil. Tamamen kandırmaya dönüktür. İşte size çifte standart Yıllardır Silivri Cezaevinde tutulan Prof. Dr. Yalçın Küçük de hastaneye kaldırıldı ve ameliyat edildi. Kendisini telefonla arayıp ‘geçmiş olsun’ demek istedim. Defalarca aramamıza rağmen beni konuşturmadılar. Eski eşine ulaşıp ‘acaba geçmiş olsun dileklerimizi onun aracılığıyla iletebilir miyiz’ diye uğraştık. Ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak, benim telefonla ‘geçmişolsun’ dememe izin verilmiyor, ancak Başbakan emekli Orgeneral Saygın’ı yoğun bakımda ziyaret edebiliyor. İşte çifte standardı görüyorsunuz. Yoğun bakıma başbakan gider, beni telefonla görüşmek isterim görüştürülmem. Başbakan, Saygın’ı ziyaret ederken, Prof.Dr. Yalçın Küçük’ü neden ziyaret gitmedi? Ona da gitmeliydi. CHP Milletvekilleri, ayrım yapmadan cezaevindeki tutuklu ve hükümlüleri ziyaret ediyorlar. Ben de, Saygın’ın kızına telefonla geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Kendisini de ziyaret edebilirim. İşte kendisine çağrıda bulunuyorum TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e, ‘Siz neden TBMM Başkanı olarak cezaevlerinde bulunan tutuklu milletvekillerini ziyarete gitmiyorsunuz?’ diye sordum. Başbakanın, tutuklu askerlerle ilgili yeni söylemleri, tutumu samimi değil, içten değil. Davranışları da, söylemleri de dürüst değil. Kendisine SÖZCÜ aracılığıyla çağrıda bulunuyorum: Ben, o mahkemelerin adalet dağıtmadığını defalarca dile getirdim. ‘Silivri Toplama Kampı’ deyimini kullandım. Başbakan, şikayet ediyorsa yasa tasarılarını getirir, TBMM’den geçiririz ve Türkiye’yi bir ayıptan kurtarmış oluruz. Yalnız Silivri’yi demiyorum, İzmir’deki davayı da kastediyorum. Çünkü, onlarda aynı potanın içinde. Çökertmede birinci rol Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de, Güney Kıbrıs Rum kesimi doğal gaz ve petrol arıyor. Oraya gönderecek Deniz Kuvvetleri’nde subay bırakmadılar. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ilk kez bu Başbakan ve AKP hükümeti döneminde çökertildi. Bu çökertmede birinci rolü oynayan da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Şimdi hasta ziyaretiyle bu ayıpları toplumun belleğinden silmek istiyor. O kalemşorlar ne diyecek? Ben bir araya şunu söylemiştim: Güvenlik güçlerinde önemli olan moraldir. Güvenlik güçlerinde siz moral bırakmadınız. İşte bunları söyleyince AKP’nin kalemşorları beni ‘darbeci’ olarak suçlamışlardı. Ben şimdi merak ediyorum bu kalemşorlar de Başbakanın açıklamalarından ve ziyaretinden sonra ne yapacaklar, ne söyleyecekler, ne yazacaklar merak ediyorum.” --------- Oktay Vural: Tam bir aldatmaca MHP İzmir Milletvekili ve TBMM Grup Başkanvekili Oktay Vural da, Başbakanın emekli Orgeneral Ergin Saygın’ı ziyaret etmesini “tam bir aldatmaca” olarak niteledi. Vural, SÖZCÜ’ye şunları söyledi: “TSK maskesini giyerek bazı şeylerin üstünü örtmek için denge aracı olarak kullanıyor. Bir proje uygulandı, bu proje hedefine ulaştı. TSK psikolojik harekatla bastırıldı, pasifize edildi. Terörle mücadele sürecinde TSK’ya uygulanan psikolojik harekat başarıya ulaştı. TSK’nın psikolojik harekatla karşı karşıyla olduğunu, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da söylemişti. Siyasi oyunun bir parçası Ş imdi dengelemeye çalışıyorlar. Saygun’un ameliyat masasında adli tıp raporunun gelmesi, mahkemenin aceleyle karar vermesi de siyasi oyunun bir parçası olarak kullanıldı. Bu da yargının nasıl siyasallaştığını ortaya koyuyor. Diktacı ve tek adamcı propaganda taktiği Bütün süreç, özellikle başbakanın kullandığı söylemler ve tavırlar toplumda oluşan bir milli direncin refleksini kırkmaya dönük kontr hareketlerdir. Sureti haktan bir yaklaşımla bu konudaki eleştiri odaklarının eleştiri etkinliğini azaltmaya yöneliktir. Biraz da bu süreçte uygulanan gayri milli politikalara, milletin hazmedemediği politikaların üstü örtülmek isteniyor. Yaptıkları ayıbın üstünü örtmeye dönük çalışmalardır. Bu da, tamamen diktacı, tek adamcı yönetim anlayışının propaganda tekniklerden başka anlam teşkil etmez.” --------- Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > Başbakanın hastane ziyareti için Kılıçdaroğlu ve MHP'li Vural'ın, Saygı Öztürk'e anlattıkları Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
![]() ![]() ![]() Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |