Gazeteci Yazar
|
||
![]() 4/12/2011 O gün "kardeşi" diye yanıma gelen acaba "Yeşil" miydi?“Yeşil”i yakından tanıyan bir isim “çok kurnaz bir adamdı” diyor. “Yeşil” de kim derseniz, bir zamanların Jandarmanın, bir dönem MİT’in, bir dönem Emniyet’in “tetikçi” olarak kullandığı öne sürülen kişi. Gerçek adı Mahmut Yıldırım. Ama onu kimisi “Yeşil” diye, kimisi “sakallı” diye tanır. Yakından tanıyanlar da “amca” diye hitap eder. Bazen Emniyet Müdürlerinin adını “kod” isim” olarak kullanır. Örneğin, bir dönem Tunceli Emniyet Müdürü Ahmet Demir’in adı, “Yeşil”in kod adıydı.“Yeşil”in bir mahkemede bulunan telefon defterindeki numaraları görmüştüm. Yok yok. Tanınan bilinen ne kadar isim varsa defterine yazmış. Bunlardan birisi de Cumhurbaşkanlığı santralıydı. “Yeşil”in, Cumhurbaşkanlığıyla ne ilgisi olabilir? “Hayrettin Baba”yı arardı. O kim? Eski bir polis. “Yeşil”le hemşeri olduğu için birkaç kez görüştüğünü, Cumhurbaşkanının çevresinin bunu öğrenmesinden sonra, hemen böyle bir ilişkinin kesildiğini öğreniyorum. “Yeşil”i paylaşamıyorlardı Konuştuğum bir yetkili, “Yeşil’de olan istihbarat hiç kimse olmazdı. O yüzden, tüm birimler Yeşil’i yanlarına çekmeye çalışırlardı. ‘Yeşil’ bir bakıyorsunuz Emniyet, bir bakıyorsunuz Jandarma istihbarat, bir de bakıyorsunuz MİT hesabına çalışıyor. Bir zamanlar ‘Devlet’ için çalıştığı belirtilen bu kişi, daha sonra paranın tadını almış olacak ki, Ankara’da bir büroyu kullanmaya, haraç almaya başladı. Bunun yanı sıra bazı patlayıcı eylemleri de gerçekleştirdi” diyor. Ankara’da, faili meçhul bazı patlamaların sorumlusu olarak Emniyet, “Yeşil”i görüyordu. Bu kişinin elinde Kuzey Irak’tan elde ettiği bir miktar patlayıcı bulunduğu da öğrenilmişti. “Yeşil” bir yolu bulunup gözaltına alınacak, Ankara’dan uzaklaştırılması sağlanacaktı. Bu yol, Ankara’nın Ulus semtinde bir gece yarısı bulundu. Her zaman ki gibi üzerinde uzun pardesüsü, boğazlı kazağı bulunan “Yeşil” pavyonda bira içiyor, uzun süredir arkadaşlık yaptığı kadınla pavyonda konuşuyordu. Pavyona, “asayiş uygulaması” adı altında polisler geldi. “Yeşil” polisin takındığı tavra karşı sertleşince, olanlar oldu ve bu kişi hemen Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi’ne götürüldü. Polisle pavyonda yumruklaşmaya çalışan “Yeşil” Emniyet’te perişan edildi. İşte, o gece MİT yetkilisi Mehmet Eymür’le bir Emniyet yetkilisi telefonla konuştu, “Üzerinden Hasan Atmaca adına düzenlenmiş kimlik çıkan kişi sizin adamınız olduğunu söylüyor” dedi. Üzerinde sahte kimlik çıkan kişi “Yeşil”den başkası değildi. O gece “haşat” vaziyette Emniyet’ten alındı. “Yeşil” yaşadığı bu olayı hiç unutmadı… İşte, bu olaydan sonra “Yeşil” Ankara’da görülmemeye başlandı. Ankara Heykel Şubesi’ndeki Ahmet Demir adına açılmış hesaptaki paralardı da çekildi. Eve gelen telefon üzerine gitti “Yeşil”in fotoğraflarıyla kardeşi Bahattin’in fotoğraflarını görseniz tıpa tıp birbirine benzediklerini görürsünüz. Bir gün, “Yeşil”in kardeşi Bahattin Yıldırım gazetemize gelmişti. Bir Pazar günü uzun uzun konuşmuştuk. O konuştukça, “Ya kardeşim, Bahattin diye geldin ama görüntün tıpkı ‘Yeşil”in fotoğraflarındaki gibi. Yoksa sen ‘Yeşil’ misin?” dedim. Gülmüştü ama doğrusu ben de şüphelenmiştim. Fotoğraf çekmek, hatta birlikte çektirtmek istediğim de “olmaz” demişti. Acaba o konuştuğum kişi gerçekten Bahattin mi, yoksa “Yeşil” miydi? İnanın bugün bile tereddüt içindeyim. “Yeşil” ne yapar ne eden mutlaka gündeme gelir. Son olarak bir gazetede “Yeşil”i gördüğünü söyleyen gizli tanık var. Aslında, “Yeşil”i gördüğünü iddia eden yalnız o tanık da değil. Falanca lokantada yemek yediğini söyleyen de, askeri birliğe girdiğini, Emniyet’te olduğunu söyleyenler de hep çıktı. “Yeşil’in mezarı belli, oğlu ise kayıp” Kardeşi Bahattin Yıldırım’la önceki gün konuştum. “O, 27 Aralık 1997’de bir MİT yetkilisinin telefonla çağırması üzerine gitti. Yeşil öldü ya da öldürüldü. Kimsesizler mezarlığına gömmüşler. Mezarı da belli” dedi. Bahattin’e söylediklerinin önemli olduğunu, böyle bir şey varsa DNA testi yaptırıp yaptırmadıklarını sordum. Yaptırmadıklarını, belki ilerde yaptırabileceklerini söylemekle yetindi. Yıldırım, “Eğer sağ olsaydı, bir gün mutlaka kendisinden haber alırdım” diyor. “Yeşil”in oğlu Murat’ı sordum. Organize suç örgütü kurmak ve adam yaralamaktan dolayı tutuklanmış, daha sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. Mahkeme , “Yeşil”in oğlunu 28 yıl hapis cezasına çarptırmış. İşte o günden sonra “Yeşil”in oğlu Murat’ı gören de yok. Amcasına göre o yurtdışında. Başkaları da, Türkiye’de gizlendiğini söylüyor. Yani, baba “Yeşil” gibi, oğlu Murat da şu anda aranan bir isim. İkisini de ara ki bulasın. Sevdiyseniz, zaman zaman size “Yeşil” hikayeleri anlatayım… Twitter'da paylaş Saygı Öztürk > O gün "kardeşi" diye yanıma gelen acaba "Yeşil" miydi? Diğer Yazıları: 27/12/2019 İslami bankada olmayanlar bizde başladı 25/12/2019 Kulelerde, FETÖ araştırmasını MHP istemiş 24/12/2019 Her olayın altından aynı kadın çıkıyor! 22/12/2019 Kanal İstanbul gerçekleri 20/12/2019 Özkök: FETÖ’ye hep dikkat çektim 18/12/2019 17 yıldır ödenmeyen namus borcu 17/12/2019 Eski vekiller de “çakarlı” olacak 15/12/2019 Skandal ihaleye, suç duyurusu 13/12/2019 İşte, Gökçek’in mal varlığı 11/12/2019 Vetonun ardından geleceklere bakalım 10/12/2019 Bunlar yapılmadan mücadele olmaz 8/12/2019 İhalede 88 milyon lira farkın bir anlamı yok… 6/12/2019 O veto edildi, ya diğer yasa? 4/12/2019 Onca konutun parası kimin cebinde? 3/12/2019 Bakan, Öksüz için ne söylemek istedi? 27/11/2019 O sanık, son güne kadar müdürdü 26/11/2019 Kadın öğretmenlere mezarlık görevi! 24/11/2019 Yavaş ne yapsın! 100 bin iş başvurusu 12 bin görüşme talebi 22/11/2019 Karar: Gökçek’in mal varlığı araştırılacak 20/11/2019 HDP, önemli bir karar aşamasında 19/11/2019 Hukukçuların sınavına besmeleli hazırlık kitabı 17/11/2019 Acı tablonun sorumlusu… 15/11/2019 Pes doğrusu! Bakanlık, öğretmenleri icralık etti
|
..:: KİTAPLARI
::..
![]() ![]() ![]() Saygı Öztürk Kimdir |
|
© 2018 www.saygiozturk.com I www.saygiozturk.net Saygı Öztürk kitapları ve yazıları |